Şeytan binlerce yıldır insanlık tarafından araştırılmış, tartışılmış ve yeniden tasavvur edilmiştir. İster eski inançları yansıtan efsanevi bir figür, ister karmaşık bir sembol olsun, şeytanın evrimi genellikle kültürlerin karanlık ve çelişkili yönlerini ortaya çıkarır. Şeytanın tasvirleri, popüler Netflix dizisi ‘Lucifer’ gibi çağdaş portrelerde genellikle toplumun zorlukları ve insan doğasının çelişkili yönleri, şüpheli bir İncil yılanı, feci bir ortaçağ ejderhası varlığı veya güzel bir melek ile nasıl başa çıktığımızı gösterir. .
Şeytanın zaman içinde geçirdiği değişimi inceleyelim. ?
Kaynak : bir
Çok çeşitli tasvirlerle anılan şeytan figürü, kırmızı yüzlü ve boynuzlu yaşlı bir adamdan cehenneme düşen bir meleğe kadar uzanmaktadır.
Ortaçağ Tarihi Profesörleri Marina Montesano ve Jan Machielsen, insanların şeytanı sekiz farklı şekilde görme şeklini anlatıyor.
1. Yılan
Adem ve Havva’yı cennetten gelen yasak meyveyi yemeye teşvik eden yılan, genellikle şeytanla ilişkilendirilir, ancak onu meyveyi yemeye ikna eden varlığın orijinal metinde bir adı yoktur. Ancak Yeni Ahit’te şeytandan açıkça yılan olarak bahsedilir.
2. Düşmüş Melek
İncil’de Tanrı’nın şeytanı cennetten kovduğuna doğrudan bir gönderme vardır. Erken Ortaçağ kilisesinin din adamlarının İncil’deki şeytan figürünü asi bir melek olarak yansıtmasının nedeni budur.
3. Canavar Şeytan
Orta Çağ’da iblis tasvirleri genellikle ejderhalara benzer. Teze göre eski bir papa olan Aziz Sylvester, kötü bir ejderhayı öldürerek Roma İmparatoru Konstantin’e olan Hıristiyan inancını teyit etti. Ayrıca o döneme ait şeytan tasvirlerinde çatallı tırnaklar, kuyruklar ve pençeler yer almaktadır.
4. Kanatlı Şeytan
Dante’nin 1320’de yazdığı ‘İlahi Komedya’ adlı orijinal eserinin ‘Cehennem’ bölümünde kahraman cehennemin yedi katını kat eder ve sonunda şeytanla yüzleşir. Dante, şeytanın yelkene benzer kanatları olduğunu ancak tüysüz olduğunu belirtir.
5. Boynuzlu Şeytan
6. yüzyılın sonlarında İtalya’da yapılmış bir mozaik, şeytan ve keçi arasındaki eski ve açık bir ilişkiyi göstermektedir. Mozaikte bir melek İsa’nın sağında üç koyunla, başka bir melek İsa’nın solunda üç keçiyle duruyor. Bu mozaikte keçiler cennete giremeyenleri temsil etmektedir. Bazı sanat tarihçileri, şeytanın ve yardımcılarının bu nedenle boynuzlu olarak tasvir edildiğini öne sürerler ancak bu görüşe herkes katılmaz. İskandinav mitlerinden veya pagan tanrı Pan’dan evrimleştiğini düşünenler de var.
6. Kaslı Şeytan
Şeytanın kaslı vücudu ilk olarak John Milton’ın 1667’de yayınlanan destansı şiiri “Kayıp Cennet”te görülmüştür. Şiir, şeytanın cennetten kovulmasını ve Aden Bahçesi’nde Adem ve Havva’ya ayartılmasını anlatır. Bu şiire olan ilgi 18. ve 19. yüzyıllarda canlandı. Sanatçı William Blake, Kayıp Cennet’in çıplak iblisini tamamen insan özelliklerine sahip güzel ve ilahi bir figür olarak tasvir eden birkaç illüstrasyon üretti.
7. Kırmızı Giyinmiş Şeytan
19. ve 20. yüzyıllarda şeytan imgesi reklamlarda ve çizgi filmlerde yaygın olarak kullanılmıştır. 1900’lerde yapılan bir çizgi filmde, oy hakkı savunucusu bir aktivist şeytanı kovalıyordu. Şeytanın boynuzları ve keçi sakalı vardı ve tüm vücudu kırmızıydı. Şeytanın kırmızısı aslında tiyatro yapımlarına dayanmaktadır. 1859’da Besteci Charles Gounod, ‘Faust’ adlı halk meselini besteledi ve şeytana kırmızı bir kostüm giydirdi.
8. Yirminci Yüzyıl Şeytanı
20. yüzyılda şeytan, yazarlar ve film yapımcıları tarafından yeniden şekillendirildi. Şeytan bazen gizemli bir yabancı, bazen zeki bir iş adamı, bazen de bir çocuk olarak tasvir edilmiştir. Mihail Bulgakov’un ‘Usta ve Margarita’ romanında şeytan, yanında konuşan bir kediyle zeki ve gizemli bir yabancı olarak tasvir edilir. 1987 yapımı ‘Angel Heart’ filminde şeytan, yeterince giyimli ve gizemli bir iş adamıdır. 1997 yapımı ‘Şeytanın Avukatı’ filminde şeytan, New York’ta bir hukuk firması işletiyor.
Çağlar değiştikçe, var olsun ya da olmasın, zihnimizde yarattığımız şeytan imgesi, kültürlerimizde hep değişerek yaşamaya devam edecektir.